Tag Archives: Allah ahlakı ile ahlaklanmak

Yürüyüşün Şüpheye Tahammülü Yoktur

Standard

Yürüyüşün şüpheye tahammülü yoktur

Mümin yüreği elinde konuşur, yüreği elinde susar. En sağlam, en acımasız eleştiri aslında müminin işidir. Her işini böyle yapan, kendini bu kadar eleştiren, başkasını eleştirmek konusunda hiç te cimri değildir. Merhameti şiddeti de iç içe, kucak kucağadır. Şiddeti, merhamet kokar, buram buram. Bu merhameti tadanlar ondan kopamazlar. Ancak merhameti daima duyumsamak şiddete tahammülü gerektirir. Zira, zahmetsiz rahmet yoktur. İnsan isterki daima müminin cennetinde olsun. Halbuki cenneti kendisindedir. Kendi cehennemi ile yüzleşemeyen cennetin kıymetini bilemeyecek, gönül sarayına dozerle girecektir. Bütün çiçekler tarumardır artık. Tüm bu sebeplerle müminin kendisine dair endişelerinin, tereddütlerinin, suçlamalarının arz yönü Rabbine doğrudur. Netliği, kararlılığı, keskinliği, şiddeti insana dönüktür. Tüm bu hallerin toplamı “Allah ahlakı ile ahlaklanmak” müminin “Rahman ve Rahimliğidir”.

Kuran 30/60 (Rum Suresi 60. Ayet); “Sen bunlara aldırma. Allah’ın vaadi haktır, bundan hiç şüphen olmasın. Şüphe kurdu içlerini kemirip duranların senin de zihnine şüphe tohumları ekmelerine izin verme”

Kuran’ı okur gibi hayatı okumalı insan. Belki de hayatı okur gibi Kuran’ı okumalı. Müminler, değişimin, dönüşümün dilini yakalayanlardır. Realiteye hayatlarını kurban etmezler. İdeallerini realiteye yedirirler. Böyle bir yürüyüşte her söz dinlenir, her bakış önemlidir, her ilham kuyumcu titizliği ile değerlendirilir. Hiç bir hakiki eleştiri gözardı edilmez. Ancak “yürüyüşte şüpheye mahal yoktur”. Salih amelin alt yapısı düşünce dünyasında döllenirken aklın ve gönlün, hiç bir kelami ve kevni ayeti gözardı etmemelidir. Ancak karar verildikten sonra tereddütsüz yürünmelidir. Yürüyüşün şüpheye tahammülü yoktur, zira.

Mümin, Hakkın onarıcılığına aşkla iman etmiş olandır. Muhtemeldir ki tüm yaptıklarında günahları da seyyiatı da olacaktır. Tüm duygusunu ve hareketini Hakka adamış olan müminin yaptıkları boşa gitmeyecektir. Günahları biiznillah affolacak, seyyiatı örtülecektir. Zira, hakikatinde hayatta hiç kimse niyetinden ve eylemlerinin salihliğinden mümin kadar endişede değildir. Ancak dediğim gibi “yürüyüşte şüpheye mahal yoktur”.

Mümin başlarken niyet tashihi ile başlar. Yaparken Allah’ladır. Bitirdiğinde de fizibilitesini yapar, derselerini çıkarır. Her oluşla yenilenir, yeniden doğar. Bu sebeple müminin hakikat yürüyüşüne inkarcının, müşrikin, münafığın tahammülü yoktur. Muhabbetimize dayanabilen bizdendir. Mümin yüreği elinde konuşur, yüreği elinde susar. En sağlam, en acımasız eleştiri aslında müminin işidir. Her işini böyle yapan, kendini bu kadar eleştiren, başkasını eleştirmek konusunda hiç te cimri değildir. Merhameti ile şiddeti iç içe, kucak kucağadır. Şiddeti, merhamet kokar, buram buram. Bu merhameti tadanlar ondan kopamazlar. Ancak merhameti daima duyumsamak şiddete tahammülü gerektirir. Zira, zahmetsiz rahmet yoktur. İnsan isterki daima müminin cennetinde olsun. Halbuki cenneti kendisindedir. Kendi cehennemi ile yüzleşemeyen cennetin kıymetini bilemeyecek, gönül sarayına dozerle girecektir. Bütün çiçekler tarumardır artık. Tüm bu sebeplerle müminin kendisine dair endişelerinin, tereddütlerinin, suçlamalarının arz yönü Rabbine doğrudur. Netliği, kararlılığı, keskinliği, şiddeti insana dönüktür. Tüm bu hallerin toplamı “Allah ahlakı ile ahlaklanmak”, müminin “Rahman ve Rahimliğidir”.

Ey hidayet münhasıran zatına mahsus olan Rabbim!

Bizi en güzele kılavuzla…

İşlerimizi kolaylaştır, aşırılıklarımızı gider…

Günahlarımızı affet/bağışla…

Sen merhametlilerin en merhametlisisin!

Naçizane, 15.07.2013