Tag Archives: kolaylık

Bakara Suresi (2. Sure) Okumalarım

Standard

*** Bu çalışmanın word dosyasını bu linkten indirebilirsiniz; 002. BAKARA SURESİ

1 Elif, Lâm, Mîm!

2 İçinde kuşku/çelişki bulunmayan bu kitap, Allah’ın koruması altına girenler için bir kılavuzdur.

3 Onlar ki gayb ile/kimsenin olmadığı ıssızda da[1] inanıp güvenirler ve salâtı ikame ederler/ayakta tutarlar, kendilerini rızıklandırdıklarımızdan infak ederler.

4 Onlar ki sana indirilene ve senden öncekilere indirilenlere inanıp güvenirler ve Ahiret/sonrası ile ilgili onlar kanidirler/kesinlikle inanırlar.

5 İşte onlar Rablerinden bir kılavuzlanma üzeredirler ve işte onlar kurtuluşa erenlerdir.

Kuran’ın nasıl okunması gerektiğine ilişkin diğer sureler ve ayetler ekseninde yaptığım yorumlarda da sıklıkla değindiğim gibi kitabın çelişkisiz olması kanaatimce bir okuma kılavuzu ibaresidir. Kuran’ın Allah kelamı olduğuna inanmıyor olsanız bile kitabın yazarının kitap için belirlediği bu kılavuza uygun bir şekilde kitabı okuyup mesajını anlamaya çalışmak ve ondan sonra değerlendirmede bulunmak gerekir. Bir kitabın müellifinin Allah olduğunun iddia edilmesi dünyanın en göz ardı edilemeyecek iddiasıdır. Bu iddiayı çek etmek entelektüel olduğunu iddia edenler için eğer saplantılı değillerse kaçınılamayacak bir durumdur. Mesajı çek etmek istiyorsanız öncelikle bütünsel olarak kitabı değerlendirmelisiniz. Kuşkusuzluk/çelişkisizlik içi boş bir iddia değildir. Bu bir iddiadır, evet ama bu iddia elinize aldığınız bu kitabın okuma kılavuzudur, esasen.

Bu yaklaşımın aksine bu ayette kuşkusuzluk iddiasının kitabın takva sahipleri için bir kılavuz olması cümlesine yönelik olduğu hususu kelime sıralaması itibariyle çok mantıklı gözükmüyor. Tabii ki “rayb” kelimesinin çelişki anlamı itibariyle kitaba, kuşku anlamı itibariyle de kılavuzlanma olgusuna yöneldiğini düşünebilmek de mümkündür. Ancak öncelikli olarak bu kavramın kitaba yönelik bir niteleme olduğunu kabul etmek gerekiyor, kanaatimce.

En güzele kılavuz olan bu kitap, bu kılavuzluk görevini tabii ki ona yönelenlere yönelik olarak yapacaktır. Bu aklın gereğidir. Ancak Hak Teâlâ, bu kılavuzluğun takva sahipleri için yani Allah’ın koruması altına girenler için olduğunu 2. Ayette açıkça beyan etmektedir. Peki, kimdir bu takva sahipleri? Nasıl insanlardır? Bu insanlar devam ayetlerde belirtildiği üzere ikircikli ve riyakâr olmayan, başkalarına göre hayatlarının istikametlerini belirlemeyen, kimsenin görmediği yerde de Allah’ın kendisini gördüğü bilincinde olan samimi insanlardır. Allah’a yönelişi ve kullarla destekleşmeyi ayakta tutan, bunun için azimle, gayretle kurgular kuran insanlardır. Allah’ın kendilerine verdiği rızıklardan ihtiyacı olanları da rızıklandıran insanlardır. Onlar Muhammet Peygambere indirilen Kuran’a inandıkları gibi ondan öncekilere de indirilenlere inanırlar.

Peki, ondan öncekilere indirilenlere inanmak ne demektir? Bu olgu sadece Muhammet Peygamberden öncekilere de indirilen ve Kuran’da da bahsi geçen kitapların Allah tarafından indirildiğini kabul etmek mi demektir? Tabii ki böyle bir kabul ancak inancın delillerden ayrı bir şekilde salt bir kabul olduğunu iddia edenler için makul olabilir. Kendilerinin kesin inançlı olduklarını kabul eden bu insanlar esasen Allah’ın indirdiğine değil uydurulan dine yani kendi heva ve hevesleriyle oluşturdukları/oluşturulan dine inanmaktadırlar. İnanmak, elde mevcut olan kaynakların gerçekliklerini de sağlıklı bir şekilde denetleyip bilgi sahibi olmayı açıkça gerektirir, kanaatimce. Kitaplara inanan bir müminin diğer kitap ehlinin elinde bulundurduğu kitaplardan onların haberdar olduğundan daha fazla haberdar olması gerekir. Yine kanaatimce bu gün hadisler için dile getirilen ancak temelsiz olduğunu gözlemlediğim; “Kuran’a uygunluğun denetlenmesi” olgusunun önceki kitaplar için dile getirilmesi çok daha gerçekçi bir tez olacaktır. Bu gün bu bağlamda Kuran’a temel din kaynağı olarak yaklaşan araştırmacıların özellikle Yahudi kaynaklarında mevcut olan temel kurgulara ulaştıkça bu kurguların nasıl İslam’a sızdığını çok daha açık bir şekilde gözlemlediklerini görüyoruz.

Yine takva sahipleri, ahiret ile ilgili olarak muknidirler. Yani bu insanlar sonrasının Allah’a ait olduğuna kesinlikle inanmaktadırlar, kuşkuları yoktur. Bu ayette kullanılan kavram 1. Suredeki din gününün varlığına inanmak ile birlikte en temelde mülkün Allah’a ait olduğuna, her şeyin O’ndan geldiği gibi O’na döneceğine, yönetimin de Allah’a ait olduğuna inanmaktır. Sonrası yani güzel akıbet, Allah’ın koruması altına girenlerindir. Şiddetli akıbet, elim azap/mahrumiyet de heva ve hevesine tabi olanlarındır. İşte açıktır ki “Allah’ın indirdiği ile yani Kuran ile hükmetmek gerekir”.

Read the rest of this entry