Tag Archives: tutarlı dil

Arzuları Arzetmek

Standard

Arzuları arzetmek

Alâk’ın insana işaret ettiği bir hakikat var. Alâkını görmezden gelenler, kendilerini, duygularını aşağılayanlardır. Varacakları bir yer yoktur. Onlar varlıklarını yaşarken gömmüşlerdir. Üretmeleri mümkün değildir. Buna mukabil alâka duyduklarını tek gerçeklik olarak kabul edenler, arzu ettiklerini hedefe koymuşlar, heva ve heveslerini tanrı edinmişlerdir. Onlar Kur’anın tabiri ile “hayvanlardan daha aşağıdırlar”.

Rabbül Alemin insanı “ALÂK”tan yarattı. (Kuran 96/2)

İnsanın “tekamül” seyri, alakalarını sahiplerinden alma sürecidir aslında.

İnsanın alâka duyduğu şeyler aslında iki yönlü bir durumu işaret eder. Eğer alâka duyduğunuzu hedef yaparsanız, saparsınız. Alâkınız sizin cehenneminiz olur. Ama eğer alâka duyduğunuzu, arzu ettiğinizi Allah’a arzederseniz, alâkınız sizi tekamül yolunda yürütür. Yani alâkınız cennetiniz olur.

Bu kurgu üzerinden “sezgisel akıl”, “akleden kalp” ve bu kavramların gerçekçi bir şekilde işaret ettiği “TEVHİD”i kavramak mümkün.

Kur’an’da İbrahim Suresi 24, 25 ve 26. ayetlerde Rabbül Alemin’in açıkça beyan ettiği şekilde güzel söz; kökü yerde, dalları gökte bir ağaca benzer. Rabbinin izniyle meyvelerini verir.

Alâk’ın insana işaret ettiği bir hakikat var. Alâkını görmezden gelenler, kendilerini, duygularını aşağılayanlardır. Varacakları bir yer yoktur. Onlar varlıklarını yaşarken gömmüşlerdir. Üretmeleri mümkün değildir. Buna mukabil alâka duyduklarını tek gerçeklik olarak kabul edenler, arzu ettiklerini hedefe koymuşlar, heva ve heveslerini tanrı edinmişlerdir. Onlar Kur’anın tabiri ile “hayvanlardan daha aşağıdırlar”. (Kuran 25/43, 44)

Alâkını görmek, arzunu arzetmek esastır. Tüm varlığa Allah üzerinden bakmak gerekir. Yukarıda atıf yapılan ayetlerin devamında (İbrahim Suresi 27. Ayet) “Allah, müminleri dünyada da ahirette de kanıtlanmış sözle destekler” der.

İnsanın bu tekamül yürüyüşündeki en önemli lütuf kanımca “tutarlılıktır”. Tutarlılık, kolay elde edilemeyen, müthiş bir lütuftur. Hayatın bitmek tükenmek bilmeyen değişim ve dönüşümün karşısında insanın “tutarlı dili” yakalayabilmesi hakikaten imkansız gibidir. Sanırım bu ayette atıf yapılan, işaret edilen husus bu olsa gerek.

Naçizane, 12.04.2013